Spor, çağları aşan evrensel bir dildir. Din, dil, ırk, coğrafya veya sosyal statü fark etmeksizin insanları aynı duyguda buluşturabilen nadir olgulardan biridir. Eğer bugün “Dünyanın en büyük birleşeni nedir?” diye sorulsa, tereddütsüz cevabım spor olur. Çünkü spor sadece bir fiziksel aktivite değildir; o, insan ruhunun en saf, en gerçek tutkusudur.
Sporun birleştirici gücü yadsınamaz. Sahada karşı karşıya gelen iki takımın taraftarları bile maçın sonunda aynı heyecanı, aynı tutkuyu ve bazen aynı hüznü paylaşır. Bu, sporun görünenden çok daha fazlası olduğunu gösterir. Finansal gücüyle ekonomilere katkı sağlar, sağlık yönüyle bireylerin yaşam kalitesini artırır, ruhsal boyutuyla terapi etkisi yaratır ve kardeşliği, dostluğu, aile bağlarını ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir.
Sporun gücü, makam ya da mevki tanımaz, protokole boyun eğmez. Tribünde yan yana oturan bir iş insanı ile bir öğrenci, aynı takımı destekliyorsa aralarındaki fark silinir. Çünkü sahada konuşan şey, kalpten gelen ortak tutkudur.
Dünyadaki pek çok ayrışmanın çözümünü, sporun birleştirici gücünde aramak mümkündür. Fair-play ruhunu benimseyen bir toplumda hoşgörü ve saygı kendiliğinden yeşerir. Spor, sadece bedenleri değil, kalpleri de bir araya getirir.
Spor, insan ruhunun aynasıdır. Saf, temiz ve karşılıksız bir sevginin adıdır. İşte bu yüzden, sporun olduğu yerde umut vardır; sporun olduğu yerde barış, birlik ve beraberlik vardır.
Esen kalın, sporla kalın.
Bahadır Bulut